27 Kasım 2013 Çarşamba

MİLDAYLA HAYAT NASIL GEÇİYOR?

Çocuklu hayat öyle göründüğü gibi hep neşe bol kahkaha, sürekli aktivite yoğunluğu, ay şunuda öğreteyim aman buraya gitmesinler falan değil işte! 
Tüm bunlarla boğusurken bir yandan devam eden hayat öte yandan bir ev var tüm sorumluluğuyla sana bakan .ne kadar yardımcın olsa da herşeyin önce senin elinden geçmesi gerekiyor.bazen isyan ediyor bazen gülüp geçiyorsun yaşadıklarına,çocuklu hayat insana herşeyi yaşatıyor, bazen küçük çapta bilinç kaybına bile sebeb olsada:)))
Arada kendine zaman ayırabilmek gerek, sıcak kahveyle şöyle uzanıp bir film izlemek Yada en sevdiğin hobi işlerini müzik dinleyerek yapmak veya en sevdiğin kitabın arasında gömülüp kalmak! Eh buna ihtiyacın oluyor elbet bu isteklerde en çok çocuğun büyümeye kendini artık ifade edebildiği noktasında doğuyor, çünkü minicikken onsuz hiçbir yere adım atamayacağın gibi kendine vakit ayırmanın ne demek olduğunu bile bilmiyorsun.
Şimdilerde bile aslında buna ne kadar ihtiyaç duyuyorsamda tüm arzu ettiğim şeyleri o uyuyorken yapmaya çalışıyorum.çünkü o minikken uykusuz gecelerimin açık arasını onunla birlikte uyuyarak kapatıyordum. Artık geceleri iki kez bile uyansa beni yormuyor yahut ben bu düzene alıştım:) o uyurken öyle işler yapayım aman ortalık derli toplu olsunda gelen giden olur olayına hiç girmiyorum doğrusu, dedim ya çocuklu hayat işte, evimiz tamamen ona uyarlanmış durumda her odada bir köşe ona ait oyun alanıyla dolu, veya o istediği zaman herhangi bir köşeyi kendine çevirmeyi gayet iyi beceriyor . Memnunmuyum evet çünkü kendi kendine oyun oynama alışkanlığı kazanırken bir yandan hayal gücünü kazandığı yeni deneyimler ediniyor.
Bu sebeble bir gün çocuk olmaktan çıkacak gerçeğini gözönünde bulundurursam; şimdi dilediği gibi oyunlar oynayıp evi kendine oyuncak edebilir, elbet kuralları aşmadan işin sınırlar boyutunu ona öğreterek ki bu zamanla çok işe yarayacak:) tamamen izin verici ebeveyn konumunda olursak sanıyorum ipin ucunu çoktan bırakmış oluruz.
Çocuk yetiştirmek gerçekten bir sanatmış ,düşünüyorum bazen annemi bizi büyütürken kimbilir hangi duygularla büyüttü. Hayal kırıklıkları varmıydı, üzüldüğü şeyler vardı da o an bize nasıl davranıyordu ?elbet o zamanlar şimdi ki gibi herşey elinin altında değildi, okumak istese de bunları uygulayıp anlatacak zamanı varmıydı ? Yada tüm bunları anlayışla karşılayan birileri. Çok zordu elbet herşey ama çocukluğumuzdan aklımda kalan tek şey biz mutlu bir aileydik, babam komik kişiliğiyle bize renk katardı, gülerdik:) çoğu zamanım sokakta oyun oynayarak (ki öyle böyle değil) geçirirdim. Doyasıya oyun. En önemlisi de  bu değil mi zaten? Üstümüz kirlendiğinde annem hiç kızmaz aksine yeniden bembeyaz elbiselerimizi giydirir sokağa gönderirdi, onu diyorum işte anne olunca başka gözle bakıyorsun herşeye, aileni daha net tanımlıyorsun, en merak ettiğin annenin duyguları ne hissettiği:) 
Şimdi zaman o zaman değil elbet biz kendimize fırsatlar yaratmaya çalışırken benim annem o fırsatlar gelsede ev işleri vs.herşey hand made:) bu durumda daha ne beklenebilir ki?
Yazı çok uzar daldan dala atladım sanki, e  laf lafı açıyor işte ne yapayım?
Neyse şimdiki zamana döneyim asıl olan iç huzur, bu huzuru daim kılmak için; önce içinde bulunduğun duruma alışmalı, sevdiğini söylemeli,küçük mutluluklar yaratmalı,çocuğunla oyunlar oynamalı, ona güzel sözler söyleyip nasılda güldüğünü izlemeli, yanında mutlu olduğun kasılmadığın güldüğün dostlarınla vakit geçirmeli, dedikodu yapmamalı,sabahları gülerek uyanmalı falan diye uzar, e bunları böyle yaparsan çocuğunda sana benzer seni böyle tanır çünkü, iyi tanıt, iyi ifade et kendini.. Ne isek o'yuz...
Biz kızımla keyifli vakit geçiriyoruz.dedim ya herşey elbet güllük değil ama sonuçlarını düşündüğünde herşey birden normalleşiyor, daha önceki yazımda da kurdum bu cümleyi ben kızımdan sonra sinirlerimi aldırmış gibiyim. Okuduğum kitaplarda çok etkili oluyor, içselleştirerek sindire sindire okuyorum.''arada çocuğunuza vurma dürtüsüyle karşı karşıya kalırsanız;ellerinizin üstüne oturun, yastığı ağzınıza kapatıp bağırın ,derin nefes alıp ona kadar sayın,bir arkadaşınızı çağırın sıkıca ağlayın''diyor kitabında Aletha solter! Ben bu gibi durumla henüz karşı karşıya kalmadım, ama başıma gelirse ki zaman bu. Aklımdan asla çıkarmayacağım bir alıntı.
( kızıma da not: bu yazıyı okuyup anlayacak olgunluğa geldiğinde seninle o an aynı hisleri paylaşıyor olmamız benim en büyük zenginliğim)
Seni seviyorum..




7 yorum:

  1. Ne güzel anlatmışsın, ara ara duygulandırdın beni okurken. Nasıl farklı bir kalıba giriyoruz değil mi sayelerinde, nasıl normal geliyor eskiden büyük şaşkınlıklarla karşıladığımız şeyler bazen. Hayat, ev, yaşama şeklimiz hep onların düzenine göre şekillenmiş durumda. Evet yorucu, bekleyen başka çok şey var sorumluluklarımız arasında ama mutluyuz değil mi : ) Yüzlerindeki minicik pırıltı hepsini nasıl da süpürüp götürüyor..
    Elbiseleriniz çok sevimli, öpüyoruz ikinizi de !
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cnm arkadaşım, aynen yazarken bende duygulandım çok, ama mutluyuz, onları böyle görmek yetiyor bize,ileride büyüdüklerinde de aynı duygularla konuşuyor oluruz inşallah:) öptükk

      Sil
  2. Annelik boyle birsey...opuyorum ikinizide...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzelmiş ama🙏 bizde çok çok öptük

      Sil
  3. Canım ikinizde çok şanslısınız birbirinize sahip olduğunuz için...İkinizi de çoookkkk seviyorum...Nünü

    YanıtlaSil
  4. çok güzelsiniz.Elbiselerinize bayıldımmmm:)

    YanıtlaSil